Eş zamanlı olarak 30 şehirde gerçekleşen İsrail’i kınama eylemi; Fethiye’de Özer Olgun Kültür Merkezi önünde gerçekleşti.  Eylemin hedefinde Türkiye’deki Kürecik radarı vardı. Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan grup; çeşitli iddialarda bulunarak İsrail ile ticaretin tamamen sonlandırılmasını ve  Kürecik radarının kapatılmasını talep ettiler. Sloganların atıldığı eylemde; İsrail tarafından Gazze’de katledilen Müslümanlar için dualar edildi ve Kuranı Kerim okundu. Basın açıklamasından sonra bir çocuk tarafından İsrailli çocuklar için yazılan bir mektup İngilizce olarak okundu ve Türkçe olarak tercüme edildi. Mektup’ta sizler gibi oyun oynayamıyoruz, okula gidemiyoruz, evlerimize bombalar atılıyor, ailelerimiz ölüyor ve öldürülüyoruz, dediler. 

“KISITLAMA YETMEZ AMBARGO GEREK”

Grup adına Emine Yanık tarafından yapılan basın açıklamasında “Filistin halkının aylardır, dünya tarihinde eşine az rastlanır bir katliam ve kuşatmaya maruz kaldığını bu meydanlarda haykırıyoruz.  10 Mart’ta da, 24 Mart’ta da, 14 Nisan’da da meydanlara çıktık ve İsrail’in gözü dönmüş vahşeti karşısında Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırdık. Filistin için sadece göz yaşı dökmenin yetmeyeceğini, ABD ve İsrail’i kınamakla Gazze’ye nefes olunamayacağını cümle âleme ilan ettik. Talebimiz açık ve netti: İsrail’le tüm hızıyla devam eden ticaret başta olmak üzere tüm ilişkiler derhal kesilmeliydi. Aylardır süren yüzlerce eylemde, bizimle birlikte birçok farklı inisiyatifin dile getirdiği bu hakikat sonunda görmezden gelinemeyecek kitlesel bir talebe dönüştü. Bu sesin susmayacağı, aksine büyüyüp yayılacağı anlaşılınca Hükümet, İsrail’le ticarete kısıtlama kararı aldı. Siyonizm’e giden bir demir parçasını dahî engelleyecek her adım bir kazanımdır ancak 185 gün sonra gelen sınırlı ve belirsiz bir kısıtlama ile yetinecek miyiz? 185 gün boyunca Siyonizm’i besleyerek ona can suyu olan, Gazzeli kardeşlerimizin kanına giren rantçı sermayeye ve onlara bu ticaret iznini tanıyan yöneticilere hesap sormayacak mıyız? Daha da önemlisi, tam bir boykota dönüşmediği sürece kısıtlamanın ticareti durdurmadığını, yani ihanetin devam ettiğini haykırmayacak mıyız? Niçin “Kısıtlama yetmez, ambargo gerek!” diyoruz? Çünkü hâlâ Gazze açlıktan ölürken Siyonistleri bu topraklardan giden gıda ürünleri besliyor. Çünkü Azerbaycan ve Kazakistan petrolü Türkiye üzerinden İsrail’e akmaya devam ediyor. Çünkü Zorlu gibi yerli sermayeler, Siyonistlerle kirli ticaretlerine tam gaz devam ediyorlar. Bu gün hem bu talebimizi bir kez daha hatırlatmak, “kısıtlama” ile ihanetin bitmediğini ilan etmek hem de İsrail’i koruyan yabancı üslerin derhal kapatılmasını istemek için buradayız.Fethiye’de Filistin İçin Eylem Düzenlendi (2)

“İSRAİL’LE TİCARET FİLİSTİN’E İHANET”

Siyonist İsrail rejimi on binlerce Filistinli kardeşimizi bombalarla, açlıkla katletti. Hastaneler yıkıldı, mahalle ve şehirler harap oldu. İnsanlık, bir kez daha büyük bir utancın içine sürüklendi. Bu vahşet tablosuna itiraz eden temiz fıtratlar, pâk vicdanlar dünyanın dört bir yanında ayağa kalktı. Yemen’den Norveç’e kadar yeryüzünün her bir noktası Gazze Direnişinin yükselttiği “Küresel İntifada” çağrısıyla yankılandı. Cadde ve meydanlarda, kampüslerde bu ses her geçen gün daha çok yükseldi. Siyonist katliamın alenen ortağı olan egemen dünya düzeni, soykırımı engellemeye çalışan çığlıkları, feryatları duymazdan geldi; kolluk marifetiyle, türlü çeşit baskı ve şantajla vicdanları susturmaya çalıştı.  Emperyalizmin devasa savaş makinesi bir bütün hâlinde Siyonist İsrail’in arkasında durdu! ABD, İngiltere, Almanya başta olmak üzere NATO ile ete kemiğe bürünen emperyalist blok, Filistin halkına reva gördüğü katliam ile bütün bir insanlığı ipotek altına alma isteğini açık etti. Ortadoğu’nun pek çok yerine yayılmış üsleri vasıtasıyla halkları, coğrafyaları kontrolü altında tutmaya çalışan emperyalistler, ileri karakol olarak kurup işlettikleri İsrail’i tahkim etmeyi her zaman olduğu gibi öncelikli sorumlulukları olarak gördüler.

“KÜRECİK RADARI İSRAİL’İN KALKANI”

Türkiye; 1952 yılından bu yana, emperyalizmin jandarması NATO’nun üyesidir. Başta Filistin halkı olmak üzere Ortadoğu halklarının; uzak yakın demeden dünyanın farklı coğrafyalarındaki halkların düşmanı olan ve onların coğrafyalarının işgal ve sömürüsü için faaliyet gösteren NATO bünyesinde yer almak, temel ve öncelikli itiraz maddelerimizden olmalıdır. Hepinizin malumudur ki ülkemizde emperyalizmin hizmetinde faaliyet gösteren çok sayıda merkezi temsil eden iki sembolik üs var: Biri İncirlik, diğeri Kürecik. Bu üslerin birinde Ortadoğu’daki emperyalist askeri hareketlilik hava yoluyla organize edilirken diğerindeki radar faaliyetleriyle ABD-NATO-İsrail bütünlüğü, cephesi korunmaktadır. 2012 yılından bu yana faaliyet gösteren Kürecik NATO Radarı, İsrail’in kalkanı olarak çalışmaktadır. Bunu bizzat, önceki NATO Genel Sekreteri söylemiştir. İşte bu nedenle biz “Kürecik Radarı İsrail’in Kalkanı” diyoruz. Kürecik’teki erken ihbar ve tespit radarı aldığı bilgileri NATO ile paylaşmakta, Almanya’daki Ramstein Üssü’ne veri ulaştırmaktadır. Şimdi soruyoruz; İsrail’in şu an dünyadaki en önemli müttefiki ABD, dolayısıyla NATO, Kürecik Radar Üssünü 2012’de kurmuş ve hâlâ yönetiminde ABD, Avrupa Ordusu bileşeni ile söz sahibi iken radarın elde ettiği istihbaratın İsrail’le paylaşılmadığının bir garantisi olabilir mi?  İsrail’e şu an açıkça silah satan, Siyonizm’in yanında saf tutan NATO unsurlarının, özellikle Almanya’nın denetimindeki bir radar ağının İsrail’i korumadığını mı düşünmemizi istiyorsunuz? Kürecik Radarı’nın ve İncirlik Üssü’nün vahşetteki rolü ortadayken yapılması gereken artık bellidir: Üsler sökülmeli, emperyalistlerle ortaklık bitirilmelidir.Fethiye’de Filistin İçin Eylem Düzenlendi (3)

“ORTADOĞU’DAKİ PEK ÇOK İŞBİRLİKÇİ SİYONİST VARLIĞIN MEŞRUİYETİ İÇİN ÇIRPINIYOR”

Tarihin eşine az rastlanır direnişlerinden birine tanıklık ediyoruz. İnsanlığın yüzünü ağartan böyle bir örneklik her türlü desteği hak etmektedir. Dünyanın pek çok yöresinde “Küresel İntifada” çağrısıyla ayağa kalkan milyonlar, Siyonist katliam rejimini besleyen damarları kurutmak için seferber olmuşken bizi de kendi ülkemiz ve bölgemizde benzer bir sorumluluğa davet etmektedirler. Bu davete uyarak, bu sorumlulukla yola çıkarak Ortadoğu’daki işbirlikçi rejimlerin Siyonistler için hangi manevralarla nasıl güçlü bir dayanak olduğunu kavramak ve hakikatleri direniş alanlarında haykırmak durumundayız. Ortadoğu’daki pek çok işbirlikçi rejim en son İbrahim Anlaşmaları ile Siyonist varlığın meşruiyeti için çırpınıyor, Filistin’in doğal gazını çalarak İsrail doğal gazı diye Batı’ya satmaya çalışan projeyi hayata geçirmeye çalışıyordu. Aksâ Tûfânı bu oyunu bozdu, bütün taraflara suçüstü yaptı. Biz de bu tarihsel anda Siyonist rejimin Türkiye’deki dayanaklarını birer birer ortadan kaldırmalı, onu besleyen damarları parçalamalıyız. İsrail’le Türkiye arasındaki yıllık 9 milyar dolarlık ticaret derhal kesilmelidir. Uzun süre ticaretle ilgili iddiaları savuşturmaya çalışan iktidarın, gelen tepkileri dizginlemek için sözüm ona pek çok ürün için kısıtlama kararı çıkarması bir yandan itiraf, diğer yandan ise yine bir gayrı ciddiliktir! Belirsiz bir ateşkes şartına bağlı olarak ilan edilen bu karar, tümüyle samimiyetsizdir. Onca katliama ortaklık eden bütün bu ticari faaliyetler, sorumluluk taşıyan her kişi ve kurum için alınlarına kazınmış birer kara lekedir. Bunun hesabını ahirette Âlemlerin Rabbi Allah, bu dünyada ise mazlum halklar elbette soracaktır! Aylardır meydanlarda anlatıyoruz:, İsrail’in petrol ihtiyacının yüzde 60’ı Azerbaycan ve Kazakistan’dan sağlanıyor ve Bakü-Ceyhan boru hattı marifetiyle limanlara, oradan da gemilerle İsrail’e ulaştırılıyor. İsrail de aldığı bu yakıtı Filistin halkını katletmek için kullanıyor. İsrail’in çelik ihtiyacının yüzde 65’i Türkiye’den sağlanıyor. İsrail’in elektrik ihtiyacının yüzde 7’den fazlası karşılanıyor. İsrail’in çimento ihtiyacının tamamına yakını Türkiye’den sağlanıyor. Yoğun lojistik trafiği savaşın başından itibaren aksamadan sürüyor.

“İŞBİRLİKÇİ SERMAYE HESAP VERECEK”

Filistinli Müslümanlar girmesin diye Mescid-i Aksâ’ya çekilen dikenli teller Türkiye’den gidiyor. AKP genel başkan yardımcısı Nihat Zeybekçi’nin açıklamaları ise, bütün bu gerçekleri kabul etmeye yanaşmayan herkesin suratına atılan bir tokat olmuştur. Zeybekçi’nin kısaca, “Katliamı kınıyoruz ama ticaretten, paradan da vazgeçmeyiz!” anlamına gelen işbirlikçiliği alenen beyan eden ifadeleri bu mesele için esasen son söz olma makamındadır. Burada sayılması imkânsız uzun bir listeye sahip olan bu Siyonistsever tüccarlık, katliama ortak olmanın açık beyanından başka bir şey değildir. Sahada ve diplomaside türlü zorluklarla boğuşan Direniş öncülerine dönük göstermelik ağırlamalarla, süslü laflarla bu işbirlikçilikler gizlenemez. ABD-İsrail öncülüğünde Gazze’de sözde insani yardım faaliyetleri için kurulan işgal limanı örneğinde olduğu gibi Direniş’in bertaraf edilme projesine karşı uyanık olunmalıdır. Gıdadan enerjiye, çöp ithalatından Varlık Fonu şirketinin bor madeni satışına, bakır kablosundan askeri malzeme parçalarına kadar sayısız ürünün gemi gemi ihracı yapılmaya devam ediyorsa bize düşen de bu işbirlikçiliğe itiraz etmek olacaktır. Emperyalizmin jandarması NATO’da üye kalarak, yetmedi bu terör şebekesinin daha da büyümesi için onaylar vererek, Irak işgalinden Gazze katliamına kadar emperyalistlere destek vererek, yine emperyalist üslere ev sahipliği yaparak mazlum halklar için adalet talep edilemez. Siyonistlerle serbest ticareti savunarak, onca katliama rağmen paradan vazgeçmeyerek Filistin halkından yana durulamaz! Ülkenin pek çok noktasından itiraz seslerimizi yükseltmeye devam edeceğiz.

“YAŞASIN KÜRESEL İNTİFADA”

Filistin halkının, Gazze Direnişinin yükselttiği “Küresel İntifada” çağrısı Filistin’in, bütün mazlum coğrafyaların, bütün mustazaf halkların, ezilenlerin, yoksulların, hürriyeti gasp edilenlerin kurtuluşuna vesile olana kadar hakikatin, Direniş’in yanında durmaya devam edeceğiz. Herkesi bu hat üzerinde buluşmaya, bu yolda dayanışmaya davet ediyoruz” dedi.Fethiye’de Filistin İçin Eylem Düzenlendi (11)Fethiye’de Filistin İçin Eylem Düzenlendi (9)

Editör: Erdoğan Cankuş