Fethiye İlçe Sağlık Müdürlüğü önünde özellikle yenidoğan çetesi haberleri ile özel hastanelerdeki bebek ölümlerinin getirdiği son nokta için bir eylem gerçekleştirildi. Muğla tabip odası öncülüğünde yapılan eyleme Muğla Tabip Odası, Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Eğitim Sen Fethiye İlçe Örgütü, Pirsultan Abdal Kültür Derneği Fethiye İlçe Örgütü, Tüm Emeklilerin Sendikası Fethiye İlçe Örgütü, Fethiye Kadın Platformu, Hayvan Hakları Koruma Federasyonu, Fethiye Kent Konseyi Kadın Meclisi ile siyasi partilerin başkan ve yöneticileri katıldı.
Muğla Tabip Odası Temsilcisi Dr Selçuk Arda basın açıklamasında; “Çok üzgünüz: Sağlıkta Dönüşüm yine ölüm getirdi! Sorumlular Hesap Vermelidir! Muğla Tabip Odası, emek örgütleri olarak “Sağlıkta Dönüşüm Programı”yla sağlık sisteminin özelleştirilmesi, ticarileştirilmesinin sonucu kar hırsının kurbanı olan bebeklerin, ailelerin, etik değerlere bağlı meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının yanındayız! Yıllardır her platformda, meydanlarda uyarıyoruz. Sağlıkta dönüşümün, sağlıkta özelleştirmenin, ticarileştirmenin ölüm getireceğini haykırıyoruz! Geçtiğimiz hafta İstanbul’da çok sayıda bebeğin, aralarında hekimlerin ve sağlık çalışanlarının da olduğu bir çete tarafından tıbbi gereklilik olmadığı halde anlaşma yaptıkları özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yönlendirildiğine, bu sayede Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan ve ailelerden haksız gelir elde edildiğine ve daha da vahimi bebeklerin bir kısmının yoğun bakım takipleri sırasında hayatını kaybettiğine ilişkin haberleri yakından takip ediyoruz. Ancak bu vahim olay ile ortaya çıkan tablonun gerçek sorumlularının da halka hesap vermesini istiyoruz. Bu durumun asıl failinin, 2003’de “sağlıkta dönüşüm programı” ile sağlığı piyasalaştıran ve bu alanı sermayenin kar hırsına terk eden AKP iktidarı olduğunu biliyoruz. Yurttaşların sağlık hakkının ticarileşme ve sermayenin kar hırsına terkedilmesi yolsuzluklara ve çeteleşmeye yol açmış ve sonunda yenidoğan yoğun bakım servislerinde ölümler getirmiştir.
Yaşanan olayda ciddi bir denetim eksikliği olduğu açıktır. Yürütme ve denetim görevini elinde tutan Sağlık Müdürlüğü yetkililerinin görevlerini ihmal ettiklerini, yıllardır sürdüğü anlaşılan bu tezgâhın geç ortaya çıkmasından sorumlu olduklarını görüyor ve adalet önünde hesap vermelerini istiyoruz. Dönemin il sağlık müdürü olan sağlık bakanı dâhil denetimden sorumlu yerelden başlayarak Sağlık Bakanlığına kadar tüm bürokratlar sorumluluğu gereği görevden alınarak adli ve idari soruşturmaya dahil edilmelidir.” dedi.“BU SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
Arda, “Öncelikle belirtmek isteriz ki olay hekimlik değerleri bir yana insanlık değerleri ile bağdaşmayacak niteliktedir ve hiçbir gerekçe hekimlik değerlerinin ayaklar altına alınmasını haklı çıkarmaz. Meslek etik kurallarını ihlal ederek mesleğimizin saygınlığına, onuruna, kutsallığına leke sürenlerin, sağlık çalışanlarına ilişkin güven duygusunu zedeleyenlerin, halkın sağlığını riske atanların hak ettikleri cezaları almaları için bugüne kadar olduğu gibi titizlikle çalışmaya devam edeceğiz. Bu çürümüş sistemin kurbanı olarak birkaç maşayı öne atıp bu olayı kapatmanıza müsaade etmeyeceğiz! Bu sürecin takipçisi olacağız. Diğer yandan bu olayın, ülkemizde hekimlerin ve sağlık çalışanlarının çok büyük bir kısmının her zaman özellikle de Pandemi ve Afet dönemlerinde tanık olduğunuz üzere özveriyle ve sadece halkın sağlığı için çalıştıkları ve çalışmaya devam edecekleri gerçeğinin gölgelenmesini de istemiyoruz. Topluma karşı görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan tüm sağlık çalışanlarının arkasında olduğumuzu da vurgulamak istiyoruz. Olayın kamuoyunda yarattığı infial sonrasında yenidoğan yoğun bakım hizmetini bu çeteye taşeron usulüyle teslim eden 10 hastanenin ruhsatlarının iptal edilerek kapatıldığını öğrenmiş durumdayız. Olaya karışan özel sağlık kuruluşlarının ve yöneticilerinin cezalandırılması mutlaka gereklidir. Ancak denetim görevini yerine getirmeyen kamu otoritesinin kendi kusurunu telafi etmek için hastaneleri kapatması olayla hiç ilgisi olmayan, özveriyle işini yapan bir yandan da geçim derdinde olan sağlık çalışanlarını işsiz ve güvencesiz bırakmıştır. Önemle vurgulamak isteriz ki bu vahim olay birkaç vicdan ve ahlak yoksunu sağlık çalışanının, hastane yöneticisinin suça karışmasından ibaret olmadığı gibi bu kişilerin cezalandırılması ile geçiştirilecek ve telafi edilecek nitelikte de asla değildir.”dedi.
“SAĞLIKTA VE HELE YOĞUN BAKIM DA TAŞERON OLMAZ”
Dr. Selçuk Arda, “Bu olay sistemle ilgili ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuz, hastane patronlarının sağlık bakanı yapıldığı ülkemizde, yıllardır uygulanan sağlık politikalarının iflasıyla sağlıkta dönüşüm aldatmacası ile ilgilidir. Sağlık emekçileri ve halkı karşı karşıya getirip bu skandaldan sıyrılmanıza izin vermeyeceğiz. Yaşananlar, yıllardır kamuoyunu ve yetkilileri uyardığımız bir gerçeği, Sağlıkta Dönüşüm Programı doğrultusunda uygulanan politikaların halkın yararına olmadığı ve sağlık sisteminde yıkıcı sonuçları olduğu gerçeğini inkar edilemeyecek şekilde ortaya koymuştur. Sağlık hizmetini sıradanlaştıran, niteliğe değil niceliğe önem veren, “hastaneleri ticarethane ve hastaları müşteri” haline getiren, sağlığı piyasa kurallarına teslim eden “Sağlıkta Dönüşüm Programı” sağlık sistemimizi çökertmiştir. Halk sağlığına, hekimlik değerlerine ve sağlık çalışanlarına zarar veren, ülke kaynaklarının boşa harcanmasına bir avuç çıkar gurubuna aktarılmasına bu son olayda gördüğümüz gibi insanlık değerlerinin ayaklar altına alınmasına neden olan politikalar bir an önce terk edilmelidir. Ailelerin, bebeklerin her konuda yanındayız üzerimize düşen görevleri hızla yapacağız. Piyasacı sağlık sisteminin bütün zorlamalarına karşın ahlaki ilkelerinden ödün vermeyen meslektaşlarımızın, sağlık çalışanlarının her zaman yanında olmaya devam edeceğiz. Gerekli denetimleri yapmayarak vahim sonuçlara neden olan kamu yetkilileri kanun önünde hesap vermelidir. Konuyla ilgili tüm yasal ve idari süreçler açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmelidir. Ücretsiz, eşit, ulaşılabilir, nitelikli, kamusal bir sağlık sisteminin mümkün olduğunu biliyoruz. Sağlıkta ve hele yoğun bakım da taşeron olmaz. Sağlık ticarete konu edilemez, sermayenin kar hırsına terk edilemez. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun özel sağlık kurumlarından hizmet alımına son verilmeli, yoğun bakım servislerine el konulmalıdır. “Sağlıkta dönüşüm programından”, sağlığın özelleştirilmesi taşeronlaştırılması ve ticarileşmesinden derhal vazgeçilmelidir. Kapatılan hastaneler kamuya devredilmeli, burada çalışan hekimler ve sağlık çalışanlarının hakları korunmalıdır. Sağlıkta dönüşüm programından derhal vazgeçilmeli, Sağlık hizmetleri kamulaştırılmalıdır.” ifadelerinde bulundu.