Benim yıllardır araştırdığım, anlayabildiğim kadarı ile Mustafa Kemal Atatürk’ün din anlayışı, tarihimizin en önemli dönüm noktalarından birini temsil eder. 

Günümüzde, Ahmet'çi, Mehmet'çi bilmem ne cemaati diyerek, Allah yolu'nu göstermekten çok, asıl amaç olarak söz sahibi olmak isteyen, dini kullanarak zenginleşmeyi hedefleyen, devlete sızmayı amaçlayan, her seçimde kimden ne kadar para koparabiliriz diye düşünen grupları gördükçe Atatürk'ün mücadelesini daha iyi anlayabiliyoruz. 

Atatürk’ün yaklaşımı, toplumun geri kalmışlığını  ve dini çıkar amaçlı kullananlara karşı ciddi bir başkaldırıydı. Türk insanının dinini doğru ve kaynağından öğrenmesini amaçlayan Atatürk, gerçek din eğitimine okullarda yapılması gerektiğine inanıyordu. 

Atatürk, dinin devlet işlerine alet edilmesine her daim karşı durmuş ve bu konuda taviz vermemiştir. Laiklik, onun gözünde din ve vicdan hürriyetinin en sağlam teminatıydı. Halifeliğin, medreselerin, tekke ve zaviyelerin, falcılık ve büyücülük gibi kavramların ortadan kaldırılması, onun bu kararlılığının en somut örnekleridir. 

Ancak, Atatürk’ün bu yaklaşımı, bazı çevreler tarafından "din düşmanlığı" olarak lanse edilmeye çalışılmıştır. Oysa Atatürk,  o saf inanç anlayışını toplumuna kazandırmaya çalışmıştır. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı kurularak, ilk Türkçe Kur’an meali ve tefsiri hazırlandı. Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsir ve tercümesi, Buhari’nin hadisleri Türkiye’nin her yanına ücretsiz dağıtıldı. 

Bugün hala dini kullanarak menfaat elde etmeye çalışan, devletin içine sızmayı hedefleyen gruplarla karşılaşıyoruz. Atatürk, bunların önüne geçmek için, milletin dinini anlayarak icra etmesini sağlamaya çalışmıştır. Ne var ki, tüm bu çabaları tam anlamıyla hayata geçirmesi için ömrü yetmedi.

Atatürk’ü sadece birkaç sözünden yola çıkarak “dinsizlikle” itham etmek, büyük bir haksızlıktır. Araştırdım hala devletin arşivlerinde var. Atatürk, TBMM milletvekillerini ayağa kaldırıp aynı bir imam gibi şehitlerimiz için FATİHA okutmuştur. 
Allah, Kur’an’da defalarca insanları aklını kullanmaya davet etmiştir. Kuran'da birçok ayette aklını kullanmayanların doğru yoldan sapacağına işaret eder. Allah bize akıl vermiş, onu kullanmamızı istemiştir. Atatürk, peygamber değil, normal ama ileri görüşlü bir insandır; doğruları ve yanlışları olabilir. Ancak biz her şeyi değerlendirip aklımızla doğru yolu bulmalıyız.

Sonuç olarak, Atatürk’ün alkol almasını eleştirmek ya da örnek göstermek yerine, onun milliyetçiliğini, devletçiliğini konusundaki mücadelesini örnek almalıyız. Onun hedefi, milletini cehaletten kurtarıp çağdaş, medeni bir toplum haline getirmekti.