FETHİYE' DEN BİR HASİYET RÜSTEM GEÇTİ
Fethiye' de Çalış Kerimoğlu Kıl Çadır önünde söyleşi ve imza günü yapan Özbekistanlı dünyaca ünlü sevgili dostumuz Hasiyet Rüstem, Türkçeye çevrilmiş İki Güneş adlı kitabını da yine bölgemizin yegâne ulusal yayınevi Günce Yayinları' ndan çıkararak Türkiye ' de okurların beğenisine sunmuştu. Kitabın yayına hazırlanmasında benim de katkım olmasından onur duymuştum. Shermurod Subhan ' ın tercümesiyle yayinlanan kitabın düzeltmelerini de ben yapmıştım.
Çok sayıda ülkede de çevrisi yapılarak yayımlanan İki Güneş adlı kitap oldukça ilgi gördü ve halen daha yeni yeni çevirilerle değişik ülkelerde yayımlanmaya devam ediyor. Fethiye okuru Çalış' ta yapılan imza gününde büyük bir katılım sağlayarak bu kitabı ilk edinme fırsatına sahip oldu ve konuk yazarımızı onurlandırdı.
Bugün İki Güneş adlı bu kitaptan birkaç şiiri paylaşarak Hasiyet Rüstem dostumuza ve tüm Özbekistan ' a Fethiye' den selamlar gönderiyorum. Değerli yazarımızı en kısa zamanda yeniden Fethiye' de görmekten mutlu olacağız.
Şiirlerinden birkaç örnek:
DİRİLİĞE MEKTUP
Hastanenin soğuk pencerelerine dikilmiş bakarken
dışarıda sahibinin tekmesinden feryat eden köpeğin acılı
İniltiye kaçtığı duyuldu...
Ve ben aynı köpeğe gıpta ettim...
Bu odaya göz dikmiş ümit,
Bu odada her şey bembeyaz.
Dışarıda feryat eden it –
Bana göre daha mutluydu.
Geziyordu sokak sokak,
Yürüyordu ayağı ile...
Yürüyeyim dedim it olup,
Sokaklarda dayak yesem de.
Anlıyordum...
Bu toz yolların,
Ah, ne kadar mutluluğunu.
İte tekme atan ayağın,
Ne kadar da hak olduğunu.
Yatarken çok acı duyardım
Şu odanın ışıklarına.
İt olsaydım..
Kendim giderdim...
Şu adamın ayaklarına
***
Hâli ne olur ya bensiz evimin,
Kitaplar... Resimler... Kahverengi defter...
Beni bulamadan başıboş, yanık,
Ardımdan sokağa çıkacak sözler.
Bensiz bayılır tüm ağaç ve varlık,
Rüzgâr kimin saçını çekerek oynar?
Ben gidersem, gece ölecek mutlak,
Ben gidersem, acıdan ay ölür kalır.
***
AĞAÇLAR
İş bitirir gizli bir halde,
Gezmez bizim gibi şaşkın, boş.
Yavaş yavaş diriliğinde
Yer altından yol bulacak hoş.
O neleri de düşünmüş böyle?
Daha daha neler kimbilir.
Varmak için sırın altına –
Yer altına girer çok derin
***
Giderim hayattan yolumu çekip,
Cansız bir resimim – tasvir etmiş.
Başıma çıkıyor kuş gibi sanki –
Annem gibi sanki çiğ süt emzirmiş.
Kime kızayım şu,
Arzedeyim kime –
Kendimi nereye koyayım şu an?
Belki onun için tat yok şiirimde –
Belki onun için fikir değişen...